16 Mayıs 2015 Cumartesi
HADI ORDAN BAK BAKIIM SEN BENIM GOZUME :)
Şimdi uzun zamandır diyet konusun yazmak istiyorum malum havalar guzellesti ama biliyorsunz ki benim kurtarmam gereken bir akadamisyen dunyası var ondan dolayı çok ilgilenemedim ozur.
Şimdi ben bu diyet konusu uzerine yuksek lisans ve doktora derecesine gelmiş bir insan ve tabiri caizse denemediğim bir teknik yoktur ve yuz kilolardan kırk kiloya yakın bir kilo vermis bir insan olarak ben şişman psikolojisinden en çok anlayan insanlardan biriyim.
Tabiki benim kilo derdim küçük yaşlara dayanır. Daha öncede bahsettiğim gibi Giritli bir aileden gelmekteyim ama zannetmeyin ki ole yunan tanrıçası gibi bir uzum salkımıyla doyup üstüne bir bardak şarap içip "ayyy çok şiştim" diyebilen bir aileye sahip değilim. Bizim mutfağımızda ot çeşitlerinin her türünü bulabilirsiniz fakat o ot yemekleri etle birleşirse sağlıklı beslenme olayı biraz modifiye olur tabi. Bir de yemeklerin muhteşem olduğu Çukurova tadı da eklenince ortaya psikilojik bir tarvma çıkar ve sonuç: Sebze ile besleniyorum ama hala kilo alıyorum olayının ete kemiğe bürünmüş halini gorürsünüz.
Yazık annem bu konuda çok disiplinli bir kadındr bir kadının asla kendini bırakmaması gerektiğini ve yanındaki karşı cins ne kadar başkalaşmış olursa olsun senin bir Grace Kelly kıvamında ince zarif ve narin olman gerektiğini savunur ve bu konuda herkese karışır. İlk olarak da kızı olan bana.:( Kendisi 70 yaşında olmasına rağmen hala kadın aynı kilodadır ve bazen hakkaten hastanede karıştırılmış bir çocuk olduğumu hissettirir bana, içimden "belki de onun kızı ben değilim belki suan dışarda sarışın 90-60-90 gözler mavi taş gibi bir hatun annemin kızıdır" diye düşünürüm.
Bu sebeplerden dolayı beni diyetisyenle tanişmam çok küçük yaşları bulur. İlk diyetisyenim Ozlem diye bir hatundu gayet formuna dikkat eden genç bir bayandı bekardı ve anormal derecede şefkatliydi. Yani annem "o boğazını tutcaksın!" diye kestirip attığı zamanlarda bu kadın bana şefkatin en büyüğünü göztermiştir. ve onun sayesinde hayatımda ilk defa bir diyetisyen bana 10 kilo verdirmişti. ve küçük yaşlara göre on kilo bana yeterliydi.O kibrit kutusu kadar peynir muhabbetine ilk 15-16 yaşlarda başladım.(sonradan midem bulandı ama )
On kilo vermenin hafifliği ile muhteşem hissetmiştim kendimi annem hemen tenise başlattı beni harika gidiyordu hayatım. Fakat bizim aile normal değil ki bir araya gelince su samuru şeklinde yediğimiz ve hatta muhabbete değil yemek yemek için buluştuğu-muzdan ben verdiğim o on kiloyu aldım. Yani bizim ailede şu yoktur "ya çok özledim seni gel de bir görüşelim valla ya iki laf edelim" şu vardır " kuzum bak gel şole güzel bir içli köfte yapalım yanına da fırında sarma (dikkatinizi çekerim içli köfte ve sarma!!!!) ben de uzun zamandır yapmıyorum zaten hem de muhabbet ederiz." Muhabbet en son iş maksat yemek yemek!
Sonra ben bu kiloları aldıktan sonra en zor safhası başladı Ozlem e nasıl gitcem geri. Kadın bana doğal olarak demez mi "vay hayvan vay ne yedin hipopotam yuh hepsini almıssın pes" ben olsam derdim. Neyse yüzümü sıyırdım ve gittim bir de ne göriiim aman tanrım Ozlem bu arada evlenmiş kilo almış ve o sefkatli Ozlem gitmiş yerine "yemicen yemicen o agzını kapatcan bu kadar basit!" diyen bir kadın gelmiş. İçimden siz kapatamamışsınız ama dicektim ki geçmişin hatırına sessiz sedasiz koşarak uzaklaştım ordan.
Karar verdim step yapacaktım spor merkezine gittim yazıldım annem tabi sonsuz destek. Ya hayatımda bu step kadar manasız bir spor olmadı. Geri zekalı gibi bir tahtanın üstüne çıkıp inmece ve de sen o tahtaya çıkıp inerken ağzında nefes alamassın nefesin başka bir yerden alırsın ve bütün yağların bıngıl bıngıl sallanır, fakat sen önünde gördüğün hatunun poposu gibi hiç bir yerin sallanmıyor zannedersin peh büyük yalan. Hareketler hızlandıkça deli gibi terlersin aynada hareketi kaçırmamak için hiç kendi yansımana bakmassın zaten ön tarafta özgüveni olan "taş" lar olur hep ve sen ,en azından benim için ole oldu, kendi canhıraş feryat debelenen vucudunu gördüğünde bu işin bunla da olamıyacağini fark edip ordan da uzaklaşırsın ki zaten benim istediğim kiloya ulaşmam için çin seddine bir gecede inip çıkmam gerekeceğinden, hiç zorlamadım, ve Dunyacım dedim hadi kızım al voltanı burdan. Annem, oxford bursunu geri çevirmişim gibi üzülmüştü ve babama "ne olacak bu kız Ramazan valla çok üzülüyorum ben" babam muhteşem hukukçu analitik düşüncesiyle "merak etme biraz büyüsün çırpar" demişti :)
Sonra Universite yıllarınin ilk iki senesi hiç takmadığım gibi nsanların da hiç takmadığını düşündüm ne zaman ki bir erkek arkadaşım "kızım ne güzel suratın var bu ne kilo" diyene kadar. Aman tanrı bir hırs bir hırs hızara gir deseler gircem. Hemen üniversite okuduğum yerin en ünlü diyetisyenini buldum.Muhteşem bir merkez kadınlar taş ve genelde şişmanların bulunduğu bekleme odasında kendimi Angelina Jolie zannettim okadar şişmanlar vardı ki hatta teyzenin bir tanesi yanıma yaklaşıp "yavrum sana ne gerek var sen de zayıflarsan artık bir deri bir kemik kalırsın" demişti ki hala nur suratı gözümün önündedir. Anormal zengin hatunlar ama herbir gençliklerinde çıtır suan dev gibilerdi.
Hepsi " ah ah ben evlenirken bölemiydim ama işte üç çocuktan sonra napalım bu doktoru çok övdüler valla zayıflatmadan bırakmıyormuş geldik bakalım, bir arkadaşıma 30 kilo verdirmiş hadi inşallah" diye konuşurken sıram geldi içeri girdim.
Girdim ki ne göreyim dunyanın en şişman diyetisyeni "oha " dedim kendi kendime noluyor ya bence bu beni ham yapar diye düşünürken."Hoşgeldin tatlım otur" dedi içim titriyor tabi benim. Konuştuk o iğrenç tartıya çıktım ölçüler alında bacak basen bel vs ve ben bir kere daha "tamam bir bir bufalo kadar büyüğüm ve iğrencim hissi geldi. Her seferinde böyle olur, ve hatun konuşmaya başladı
"canım bak senin çok sıkı bir diyete girmen gerekiyor (hadi canım!) şimdi sana bir liste vercem bu işi bu yaşta halletmen gerekiyor. Bunu kendine nasıl yapıyorsun ya genceciksin ve muhteşem bir yüzün var (hep ole olur zaten) yani bütün hayatın değişcek Allah bilir senin erkek arkadaşın da yoktur şimdi neden şişmansın, tipin güzel değil , adam elini attımı yağ torbası hiçbir erkek bunu istemez" Hop hop ne oluyor ya kendine bir bakar mısın dedim içimden ve yüzüme yansımış olacak ki kadın hemen açıklama yapma gereği hissetti "sen bana bakma ben hormon hapları kullanıyorum ondan böleyim rahatsızım ama sen gençsin hem sen böle yemeğe devam edersen evde kalırsın kızım" dedi.
Ben sadece şişman olmakla kalmayıp bir de depresyona girmek uzereydim "haklısınz" dedim haklıydı iğrençtim kendimden nefret ediyordum yaşamama gerektiren bir şey kalmamıştı ve artık ölebilirdim. Ayağa kalktım diyet listemi aldım umutsuzca kapıya doğru ilerlerken artık disiplinli olmam gerektiğine karar vermiştim ta ki masanın altında hayatımda göremiceğim büyüklükte bir sandöviç görene kadar. "hadi leyn" dedim kendi kendime ve bu kadınların neden buraya geldiklerini anladım "kocan aldatır seni" motivasyonu bunlarda işe yarıyordu yani bir nevi stockholm sendromu.O son oldu.
Sonra hayatıma mezoterapi girdi ve ben 40 kilo verdim Ozlem diye muhteşem bir doktorum vardı harika bir enerji yakaldık ve ben sonunda kilolarımdan kurtuldum. Annem beni üç ay sonra tanıyamaz hale gelmişti ve mutluluktan ağladı. Oscar alsaydım bu kadar sevinmezdi emin olun tam tamına 36 beden oldum.
Bu anlattıklarım sadece yarısı bunu gibi daha bir sürü olayım var ama bir yazıya sığdıramıcam belki bir gün kitap yazarım bilmiyorum.:) Fakat şu bir gerçek çok kilolu biri iki ay gibi kısa bir surede 30 kilo verdikten sonra karşıma geçip "ya az yedim spor yaptım basit yani" dediğinde şöyle diyesim geliyor " ha biz eblehiz bu kadar kısa zamanda yapılan bu kadar basit bir işlem olduğunu bilmiyoruz sen bak bakim benim gözümün içine hadi ordan beni kandıramassın ne yaptırdın kime yaptırdın kaça yaptırdın dökül" diyesim gelse de şişman psikolojisinden anladığım için "hmmm super olmuşsun" diyorum. (bu arada şişmanların bir kilo verme tekniklerini saklamak gibi bir huyları vardır ki bu ayrı bir yazı olmalı:))
Neyse ben halimden memnunum artı kadın dediğin hatun kıvamında kıvrımlı olmalı çok şükür kıvrımlarım var ve öyle sıska sinsiler gibi ortalarda dolanmıyorum ne demiş Cemil İpekçi "yemek yemeyi sevmeyen kadın sinsi" olur demiş ki hayatımda sıska sinsi örnekleri çok. Peynirle beslenen, hayatından bir yemeği tam hakkı kadar yağla yapmayan adamı da sırınç eden kendinden soğutan kadınlar var. Ayak ayak üstüne attıklarında bacakları birbirine saç örgüsü gibi saırılınca hoş olduklarını zannediyorlar fakat unutuyorlar ki yatakta ha tahta ha sen :))!! Neyse sonuç olarak herşeyin fazlası zarar. Kadın dediğin Monica Belluci kıvamında olmalı ki 2015 James Bond kızı olarak ukala İngilizlerin o sıskaları bırakıp Monica yı secmelerinde bir sebep vardır diye düşünüyorum.
Yemek yapmak güzeldir hele sevdiklerine yemek yapmak ve yemek daha güzeldir, ama sevginin bile kararında olduğu bir hayatta yemek yemek de kararında olmalı:))
Hatun Kıvrımlı Dunya dan sevgiler:))