Yumru…….
Melek genelde cok mutluydu çünkü aşık olduğu adam hemen
hemen her gun bizim evdeydi o aptal arkadaşıyla beraber. Ergün ile ilgili
hiçbir zaman fikrim değişmedi taa ki hayatında istediği tek şey için savaşana
kadar. O zaman benim sonsuz saygımı kazanmıştı ve hala da saygı duyuyorum
aslında sırf bu yüzden
Ben her zaman ki gibi sosyal hayatın içinde yuvarlanırken
ufak tefek ask meşk oyunları oluyordu ama benim ozamanlar buna ayıracak vaktim
yoktu çok mühim işler yapıyordum artı çok sağlam bir aşk acısı çekmiş ve bir
daha mı asla modundaydım. Çok insan hiç insandır derler ya ben ozaman bunu çok
farkedecek olgunlukta değildim.
Her akşam bir aksiyondan geliyordum toplantılar sosyal
sorumluluk kampanyaları vs. tabi geç geldiğim için de evdeki muhteşem beşlinin
muhabbetini kaçırıyordum. Evimizin yolu yokuştu bazen yer ayağımın altından
kayıyor ben bir türlü varamıyorum zannederdim. Bunu bir kere daha hissetmiştim
çok sonraları ama ozaman durum bambaşkaydı tabi. Neyse eve girdim baktım
bizimkiler yemek masasında oturuyor deli gibi sigara içilmiş mutfak fabrika
bacasının içi gibi. Sonunda bir yemek masası muhabbetini yakaladım die çok
sevindim ve tabiki sıcak yemek.
“yaa ne güzel sonunda masada yakaladım sizi”
“üzgünüm Dünyacım şimdi kalkıyorduk biz de ama çayı
yakaladın yemeğini ye hemen salona gel “ dedi sesinde saçma bir ukalalıkla
anlam verememiştim Melek in tarzı değildi bu ama hadi hayırlısı dedim kendi
kendime.
“Tatlım sigara içtik hadi sen de atıştır kop gel salona
muahbbet edelim. Yağız da tuvalete düştü sanırsam çaya bekliyoruz seni Melek
bir kek yapmış aklını yitirirsin.” Dedi Peri ve Yagıza seslendi hemen çıktılar
mutfaktan. Dolabı açtım tabak aldım, yemeğimi koydum, çatal bıçak aldım arkamı
döndüm iki iri göz gözlük camının üstünden bana bakıyor
“Ödümü kopardın ya tobe tobe” sesim çatlak bir şekilde
çıkmıştı korkudan.
“Sen de dışardan ıron lady gibi gözüküyorsun ama pek
tırsıkmıssın”
“Akşam akşam hakkaten hele bir açken şekerim düşük şuan
almiim espri Uzay bey sen neden geçmedin salona?”
“Yemeği yalnız yemene gönlüm razı gelmedi Dunya hanım”
“ay çok naziksinz Uzay bey ama sizi muhabbetten alıkoymak
istemem benim yüzümden”
Baktı suratıma güldü “sen bilirsin sanırım rahatsız ettim “
dedi gitti
Aman tip mi ne insan yok canım ne alakası var falan der diye
düşündüm. Neyse acıkmıştım ve yemeğe devam ettim. Çayımı alıp içeri geçtiğimde
herkes gülmekten ölüyordu. Salonumuz çok buyuktu ama az eşya olduğu için
sesimiz yankılanıyordu iki koltukta Uzay ve Melek tabiki üçlüde Yagız Peri
Ergun ben de tek bir koltuk vardı yanında sehpası ona oturdum. Sanki hayat bana
taa orda nerde durmam gerektiğini göstermişti şimdi dönüp bakınca daha net
görebiliyorum.
“Konu ne hayırdır?”
“Ya Melek in potları tabiki ne olabilir”
“Ya Peri beni rezil et tamam mı” dedi mahcup Meleğimiz
“Kime rezil olcan tatlım aşk olsun yabancı mı var hergün
gördüğümüz insanlar” dedim neden böle bir çıkış yaptım hala anlamış
değilim.Çayımdan bir yudum alırken ortamın biraz gerildiğini farketmiştim.
“Dunya cım sen yorgun musun bugun tatsız geldin hayırdır?”
Peri hemen anladı
“Ne alakası var ya muhabbetinizi bozdum sanırsam neyse ben
bir çay koyiiim kendime isteye?” dedim ama yürüdüm çıktım.
Öğrenci evimizin en sevdiğim yeri mutfağıydı birincisi hep
orada bir aradaydık seviyordum beraber olmayı salona geçince sanki herkes kendi dünyasına
gidiyormuş gibi hissederdim. İkincisi bulaşık yıkarken sokağı seyrebilirdim .
Pencerenin yanına bir sandalye çektim çayımı aldım ve sigarami yaktım dışarı
bakarken
“Müsaade var mı ? bak bu sefer korkutmayayım dedim.” Uzay
bey yine gözlüklerinin üzerinden bakarak.
“tabi canım ben de sigara içiyordum” Çayını koydu sigarasını
yaktı ve
“Anlat bakalım Dunya hanım neyin var ne oldu?”
“Hiç bir şey yorgunum azcık”
“yorgunluk asabiyet yapıyor sanırsam”
“Uzaycım asabiyetim rahatsız ettiyse bak içeride muhabbetin
dibine vurulmuş vaziyette katıl canım onlara”
Sigarasından bir nefes çekti “gıcığın tekisin iki tokat
atsaydın keşke tam olurdu aslında ne kadar ağır konuşuyorsun sen ya hiç ortan
yok mu senin?”
“Kardeşin var mı?” diye alakasız bir soru sordum
“var”
“kaç tane?” dedim yüzüne aptal aptal bakarak
“üç”
“ne güzel”
“ne acıdan baktığına bağlı Dunya hanım kalabalık ailede
bazen arada kaynayan sen olursun. Hayatını sen seçemezsin okulunu işini eşini
hep birileri seçer sen uyarsın” deyiverdi.
Haklıydı hayatında hiç bir şeyi kendi isteğiyle seçmemişti ama
her şeyi oldu iyi bir işi, iyi bir eşi , güzel çocukları güzle bir evi hayatta istediği her şey onundu . Tek bir şey hariç
ama zaten ona sahip olmak için ter dökmesi lazımdı gerek yoktu hepsi aynı
sonuca çıkıyordu. Tam on sene sonra bunun aynı olmadığını anladığında son
nefesini verene kadar boğazından yutkunarak sürekli aşağıya itilmiş bir yumru
ile yaşamak zorunda kalacaktı. Bu yumru bazen sessizlik olarak kendini gösterecekti
bazen de yastığı ıslatamayan ama
yüreğini boğacak bir damla gözyaşı olarak.