1 Mayıs 2015 Cuma



 Yumru…….

Melek genelde cok mutluydu çünkü aşık olduğu adam hemen hemen her gun bizim evdeydi o aptal arkadaşıyla beraber. Ergün ile ilgili hiçbir zaman fikrim değişmedi taa ki hayatında istediği tek şey için savaşana kadar. O zaman benim sonsuz saygımı kazanmıştı ve hala da saygı duyuyorum aslında sırf bu yüzden

Ben her zaman ki gibi sosyal hayatın içinde yuvarlanırken ufak tefek ask meşk oyunları oluyordu ama benim ozamanlar buna ayıracak vaktim yoktu çok mühim işler yapıyordum artı çok sağlam bir aşk acısı çekmiş ve bir daha mı asla modundaydım. Çok insan hiç insandır derler ya ben ozaman bunu çok farkedecek olgunlukta değildim.

Her akşam bir aksiyondan geliyordum toplantılar sosyal sorumluluk kampanyaları vs. tabi geç geldiğim için de evdeki muhteşem beşlinin muhabbetini kaçırıyordum. Evimizin yolu yokuştu bazen yer ayağımın altından kayıyor ben bir türlü varamıyorum zannederdim. Bunu bir kere daha hissetmiştim çok sonraları ama ozaman durum bambaşkaydı tabi. Neyse eve girdim baktım bizimkiler yemek masasında oturuyor deli gibi sigara içilmiş mutfak fabrika bacasının içi gibi. Sonunda bir yemek masası muhabbetini yakaladım die çok sevindim ve tabiki sıcak yemek.

“yaa ne güzel sonunda masada yakaladım sizi”

“üzgünüm Dünyacım şimdi kalkıyorduk biz de ama çayı yakaladın yemeğini ye hemen salona gel “ dedi sesinde saçma bir ukalalıkla anlam verememiştim Melek in tarzı değildi bu ama hadi hayırlısı dedim kendi kendime.

“Tatlım sigara içtik hadi sen de atıştır kop gel salona muahbbet edelim. Yağız da tuvalete düştü sanırsam çaya bekliyoruz seni Melek bir kek yapmış aklını yitirirsin.” Dedi Peri ve Yagıza seslendi hemen çıktılar mutfaktan. Dolabı açtım tabak aldım, yemeğimi koydum, çatal bıçak aldım arkamı döndüm iki iri göz gözlük camının üstünden bana bakıyor

“Ödümü kopardın ya tobe tobe” sesim çatlak bir şekilde çıkmıştı korkudan.

“Sen de dışardan ıron lady gibi gözüküyorsun ama pek tırsıkmıssın”

“Akşam akşam hakkaten hele bir açken şekerim düşük şuan almiim espri Uzay bey sen neden geçmedin salona?”

“Yemeği yalnız yemene gönlüm razı gelmedi Dunya hanım”

“ay çok naziksinz Uzay bey ama sizi muhabbetten alıkoymak istemem benim yüzümden”

Baktı suratıma güldü “sen bilirsin sanırım rahatsız ettim “ dedi gitti
Aman tip mi ne insan yok canım ne alakası var falan der diye düşündüm. Neyse acıkmıştım ve yemeğe devam ettim. Çayımı alıp içeri geçtiğimde herkes gülmekten ölüyordu. Salonumuz çok buyuktu ama az eşya olduğu için sesimiz yankılanıyordu iki koltukta Uzay ve Melek tabiki üçlüde Yagız Peri Ergun ben de tek bir koltuk vardı yanında sehpası ona oturdum. Sanki hayat bana taa orda nerde durmam gerektiğini göstermişti şimdi dönüp bakınca daha net görebiliyorum.

“Konu ne hayırdır?”

“Ya Melek in potları tabiki ne olabilir”

“Ya Peri beni rezil et tamam mı” dedi mahcup Meleğimiz

“Kime rezil olcan tatlım aşk olsun yabancı mı var hergün gördüğümüz insanlar” dedim neden böle bir çıkış yaptım hala anlamış değilim.Çayımdan bir yudum alırken ortamın biraz gerildiğini farketmiştim.

“Dunya cım sen yorgun musun bugun tatsız geldin hayırdır?” Peri hemen anladı

“Ne alakası var ya muhabbetinizi bozdum sanırsam neyse ben bir çay koyiiim kendime isteye?” dedim ama yürüdüm çıktım.

Öğrenci evimizin en sevdiğim yeri mutfağıydı birincisi hep orada bir aradaydık seviyordum beraber olmayı salona geçince sanki herkes kendi dünyasına gidiyormuş gibi hissederdim. İkincisi bulaşık yıkarken sokağı seyrebilirdim . Pencerenin yanına bir sandalye çektim çayımı aldım ve sigarami yaktım dışarı bakarken

“Müsaade var mı ? bak bu sefer korkutmayayım dedim.” Uzay bey yine gözlüklerinin üzerinden bakarak.

“tabi canım ben de sigara içiyordum” Çayını koydu sigarasını yaktı ve

“Anlat bakalım Dunya hanım neyin var  ne oldu?”

“Hiç bir şey yorgunum azcık”

“yorgunluk asabiyet yapıyor sanırsam”

“Uzaycım asabiyetim rahatsız ettiyse bak içeride muhabbetin dibine vurulmuş vaziyette katıl canım onlara”

Sigarasından bir nefes çekti “gıcığın tekisin iki tokat atsaydın keşke tam olurdu aslında ne kadar ağır konuşuyorsun sen ya hiç ortan yok mu senin?”

“Kardeşin var mı?” diye alakasız bir soru sordum
“var”

“kaç tane?” dedim yüzüne aptal aptal bakarak

“üç”

“ne güzel”

“ne acıdan baktığına bağlı Dunya hanım kalabalık ailede bazen arada kaynayan sen olursun. Hayatını sen seçemezsin okulunu işini eşini hep birileri seçer sen uyarsın” deyiverdi.


Haklıydı hayatında hiç bir şeyi kendi isteğiyle seçmemişti ama her şeyi oldu iyi bir işi, iyi bir eşi , güzel çocukları güzle bir evi  hayatta istediği her şey onundu . Tek bir şey hariç ama zaten ona sahip olmak için ter dökmesi lazımdı gerek yoktu hepsi aynı sonuca çıkıyordu. Tam on sene sonra bunun aynı olmadığını anladığında son nefesini verene kadar boğazından yutkunarak sürekli aşağıya itilmiş bir yumru ile yaşamak zorunda kalacaktı. Bu yumru bazen sessizlik olarak kendini gösterecekti bazen de  yastığı ıslatamayan ama yüreğini boğacak bir damla gözyaşı olarak.