1 Ocak 2017 Pazar
Dunya da iken Hasret varmıs ......
Bir yıl bu kadar mı guzel biterdi hayatımda yasadıgım hicbir yıl bu kadar guzel bitmezken bu yılın muhtesem bir bitisi vardı cunku gectigimiz senelerde Uzay yoktu her anımda. Uzay cok konuskan ve sıcak bir insan olmadıgı icin hep uzak olmustu insanlardan, insanların O nu soguk bulmaları benim hosuma giderdi cunku bir tek benim içine girebildiğim bir tapınaktı sifresini ben biliyordum. Tabi ozamanlar bir gun gunesin surekli tepede oldugu bir sehirde naneli limonata kokusunda bana donup o tapınagın kapısını hala bir tek sen acabilirsin ama bulabilir misin bilmiyorum cunku yosun tutup kayboldugunu dusunuyorum diyecegini ne O ne de ben biliyorduk o sene.
Kar yagıyordu ve senenin bitisini beyazla bitrmek herzaman adettendir diye dusunmustum ozamanlar ama aslında kan pompalayan kalbimin de sonumu da o beyaz renk getircekmis haberim yokmus. Elektrik kafeye girip binaya bakan pencerelerin yanında bir masa sectim, amacım neydi bilmiyorum ama Uzay ı bu beyaz ve guzel gunde gormem gerekliydi sessiz kampusun icinde O nun la yanlız kalmak istedim. İçimde tuhaf bir rahatsızlık hissetsem de bugun karın herseyi orttugu gibi ben de herseyi ortup canımın istedigini yapacaktım.
Millet cıkmaya basladı hemen hemen hepsini tanıyordum zaten binadan cıkan kafeye gelip bir cay soyluyordu. Kacırmam mumkun değildi cunku binanın tek bir cıkısı vardı. Tam cayımı aldım iyice kalkıp kapıyı goren bir pencereye dogru yururken gozumun yan tarafından dunyanın en guzel bakan adamının goluklerinin ardından bana bakıp, goz etrafındaki samimiyetini anlatan cizgileriyle bana gulumsemesini gordum .
"Ya sen burdamıydım ? Neden seslenmiyorsun?" deyiverdim caktrmamaya calısarak
"Beni ne kadar ozlediğini gozumle gormek istedim ve goruyorum ki bayagı ozlemissin"
Eskiden ozlemler gorunebiliyordu hatta elle bile tutulabiliyordu bence, ozlemin gorunup anlasılması kadar da guzel bise yoktu. Ozlemim azıcık olsa da gozlerim ellerim dizlerim vucut dilim anlatıyordu O nu nasıl ozledigimi ve bunu bilmesinde hicbir sakınca yoktu. Ozlediysem endiseli olurdum, sıkıntılı olurdum, sinirimi etraftan cıkarırdım uzulurdum aglardım gozlerim agrırdı aglamaktan.
Simdi ozlemler gorunmez oldu, içinden yasıyorsun herseyi kopek gibi ozluyorsun ama gulucukler sacıyorsun etrafa. Gozlerine perde inmis O nun resminden, gormuyorsun dunyayı hicbirseyi ama goruyormus gibi yasamaya devam ediyorsun, duyu organlarını kaybetmissin, elektrigi verseler bedenine yakacak yer bulamaz sen coktan yanmıssın ama kullerinden yeniden dogmus gibi bir sacmalıga inanmıssın bir kere ya kandırrsın kendini habire. Araba surerken birden arabnın kullugu duser ve senin aklına O nunla arabadayken kulluk dustugunde nasıl sacma sacma guldugunuzu hatrlarsın aslında o kullugu alıp camdan dısarı fırlatmak istersin ama alır o kahrolasıca kullugu yerine koyarsın bir kere daha dusup bir kere daha bunu hatrlatsın diye. Ozlemlerin gorunmesi lazım insan ozluyorken bas bas bagırması lazım ama okadar cok ozlem birikiyor ki insanın icinde gormezden gormemeyi tercih ediyoruz.
"Coook sorma yolllarını gozluyorum" dedigimde ayaga kalkmıs ve binanın kapısına bakakalmam ayrıca ironikti ama nezaketinden bise demedi.
"Hayırdır ne oldu bise mi oldu yolumu gozluyorsun ?" dedi sırıtarak.
"Ya bugun canım bole degisik bir yere gitmek istiyor ve seninle sohbet etmeyeli de bayagı oluyor hazır yeni yıl da geliyor ve kimse de yok ne dersin " diyerek Uzay a bir sans vermistim aslında aklımca keske hic vermeseydim.
Keske ogun işi cıksaydı da hic biz o sohbeti etmeseydik. Manzaradan sarhos olunabilecek yere gitmeseydik keske gidip hayatı, sevdayı , askı imkanszılıgı konusmasaydık, Uzay bana ben O na asık olmasaydık hayatım ne kadar kolay olurdu.