10 Ocak 2017 Salı
NET...
"Benim gordugumu sen goremiyorsun."
Uzay ın gelgitleri vardı birgun mutlu gelirken diğer gunler cok içine kapanık biri olup cıkıyordu. Aslında ben kişilik olarak ilginç bulmakla beraber, heyecanları olmayan bust gibi duran, benim heyecanlarıma duygu yogunluguma uzaktan gulen bir adamdı. Heycansızlıgı ve dinginliği bana hic uymasa da ilginc geliyordu.
Herkes bana neden Uzay la bu kadar cok takıldıgımı sorardı ve aslında o adamla nasıl bu kadar icli dışlısınız deyip durdular ama vardı iste bir sey ve biz bir turlu birbirimizden kopamadık.
Bir pazartesi uyandım ve karar verdim bu hafta tamamen gozlemlicektim, kendimi duygularımı , Uzay ı , Melek'i, Peri'yi ve Yagız'ı. Sessizliğe gömülecektim, iyi ki de bole bir karar almısım yoksa suan film seridi gibi hatrlayamazdım olayları.
Herzamnki gibi hazrlandık okula gittik ve yarattıgımız ilk fırsatta hemen bir araya geldik tabiki elektrik kafede. Cayımı aldım yanına tostum ve tabiki sigaram, etrafa bakınmaya bizim grubu incelemeye basladım. Peri herzamanki gibi derslerden sıkayet edip duruyor ve tatilde bişeler yapmak istiyordu, Yagız Perinin yesil lensli gozlerine askla bakıp, herseye varım diyordu ama onun da unuttugu bir sey vardı o da ailesi. Ailesini gormeye gitmeliydi ve annesi kucuk kardesini kaybettikten sonra Yagız a ayrı bir duskun olmustu. Sanki hayattaki butun hayallerini kızları değil oğlu gerceklestirecekti, ama herzaman kaderin baska bir planı vardı hic bir zaman işler istedigimiz gibi olamazdı. Ozamanlar oglunun çok basarılı ve zengin bir insaat muhendisi olacagını biliyordu ama sonra iflas edip cok zor zamanalardan gececiğni bilemezdi. Zor zamanlırı annesi hayal kırıklıgı ve basarısızlık olarak degerlendirip, oglunu dıslıyacagını ozamanlar bilemezdi.
Peri bu olaylardan habersiz muhtesem bir ask yasıyordu. Herseye deger miydi degerdi tabiki en azından ozamanlar o sekilde dusunuyordu.
Melek ellerini ısıtmaya calısıyordu, ısıtmaya calısırken de bir yandan da kitaplarını açıp haftaya ne kadra cok seye calısmaları gerektiğine dair Uzay a uzun uzun konusuyordu. Bu tarz konusmaları hic bırakmadı, bu konusmalar karsısındaki insanı küçümseyip ben olmasam sen bise beceremessin mesajı veren bak daha ne istiyorsun hayatını kolaylastırıyorum. Aslında subliminal mesaj suydu bak ben simdi seni bu kadar onemsiyorum ilerde sen ve seninle ilgili olan hersey benim icin onemli olacak.
Uzay sigarasının dumanında kaybolmus dısarının sogugundan buhar olmus camlara parmagıyla birseyler yazıyordu. Arada Melek in konusmaları arasında "hallederiz" diyordu. Donup bana baktı ve birden hic beklemedeigim bir sırada
"Hayırdır?" dedi
İctiğim kahvenin sıcagından mıdır yoksa sordugu sorunun aciliyetinden midir nedir uzerime dokecektim nerdeyse .
"ne hayırdır?"diyebildim.
"ne oldu bir sessizlik hakim hos benim de keyfim yok da senin o etrafı saran enerjine ne oldu bir solmusluk soz konusu"
Ne kadar uzun bir cumle kurmustu ilk defa bu kadar duygularını acık eden detaylı bir sekilde anlatıyordu ne hissetigini, ne gordugunu, ortamın nasıl koktugunu.
"Gozlerinin ici parlar normalde neden sonuk ? hayır bir durum varsa bileyim yardımcı olabilecegim bir sey varsa , ne olursa yardım edebilirm "
Sessiz bir sekilde yalvarıyordu aslında ama bana hicbirzaman yardım edebilecek kadar ne yuregi oldu , ne hali .
"Asıl senin neyin var bana arada olur bole sessizliğe gomulurum sarj ederim kendimi ole dusun ya sen" Ben bunu sorarken arkadan Melek in bakıslarını yakaladım. Bir sey yakalmıstı ama ne oldugunu O da cozemedi.
"Ne oluyor orda bakiiim" dedi gıcık almıs bir ses tonuyla zaten konusmamıza hep bu sekilde girerdi. Baska dikkati cekemeyecgini bilir sadece bizim dikkatimizi cekmekle kalmaz herkesin bize bakmasını saglardı ki ilerde uygulamaya koyacagı planda sahitleri olsun diye.
"Bise oldugu yok Melek bise konusyoruz artı ben artık su ders ve sınav olaylarından gercekten bunaldım" deyip arkasına yaslandı Uzay.
Bu Melek e karsı ilk cıkısydı ben de sessiz kaldım cunku bir insanın bazen duvara carpması lazımdı gerceklerle yuzyuze kalması icin , benim de bir gun kalmak zorunda oldugumuu bilmeden.
"Bir sey yok Melek sadece gunluk konusmalar hatta benim dersten once Ferhan ı gormem lazım kalkacaktım hadi size afiyet olsun"
"Ben de geliyorum seni bırakayım bolume" deyiverdi Uzay herkes soktaydı, ben dahil.
İlk defa yanlız kalmıcaktık ama ilk defa herkes buna sahitlik edecekti, kalktı benimle beraber ben de kitaplarımı aldım cantamı omzuma astı Uzay beni sevgilisini bekler gibi izledi ve bekledi herkesin onunde ve kapıya ilerledik kapımı actı ben cıktım.
"Sen cıldırdın mı ? Dovseydin kızı" dedim
"Bazen fazla geliyor hersey, tahammulum bitiyor hani sen sarj oluyorsun ya bana sarj olma fırsatı vermiyor sanki bir yere kosuyoruz. Surekli bir seyler uydurup bir işler cıkarıp yetersizliğim konusunda beni uyarıp duruyor bunu acıkca solemiyor tabi ama gelen mesaj bu yonde. Bazen dayanamıyorum."
"Tamam da bunun daha guzel soyleme teknigi var bu kadar kırıcı olmak zorunda degilsin, herseye evet dedikten sonra kıza bu sekilde davranmaya hakkın yok yanlız. Net olacaksın ki kimse sana ve hayatına bu kadar mudahil olmasın"
Haklı oldugumu biliyordu ama hicbirzaman net olamadı ki o zaman olsun, işine geliyordu aslında herseyin hazır nazır olması hic caba sarfetmeden bazı seylere sahip olmak. Bu adamlar hicbir zaman sevmemeli sevilmemeli aslında ziyan oluyor derin sevdalara.
Dondu bana gozluklerinin uzerinden baktı ve dediki
"Benim gorduklerimi sen goremiyorsun gorsen boyle konusmazdın."
1 Ocak 2017 Pazar
Dunya da iken Hasret varmıs ......
Bir yıl bu kadar mı guzel biterdi hayatımda yasadıgım hicbir yıl bu kadar guzel bitmezken bu yılın muhtesem bir bitisi vardı cunku gectigimiz senelerde Uzay yoktu her anımda. Uzay cok konuskan ve sıcak bir insan olmadıgı icin hep uzak olmustu insanlardan, insanların O nu soguk bulmaları benim hosuma giderdi cunku bir tek benim içine girebildiğim bir tapınaktı sifresini ben biliyordum. Tabi ozamanlar bir gun gunesin surekli tepede oldugu bir sehirde naneli limonata kokusunda bana donup o tapınagın kapısını hala bir tek sen acabilirsin ama bulabilir misin bilmiyorum cunku yosun tutup kayboldugunu dusunuyorum diyecegini ne O ne de ben biliyorduk o sene.
Kar yagıyordu ve senenin bitisini beyazla bitrmek herzaman adettendir diye dusunmustum ozamanlar ama aslında kan pompalayan kalbimin de sonumu da o beyaz renk getircekmis haberim yokmus. Elektrik kafeye girip binaya bakan pencerelerin yanında bir masa sectim, amacım neydi bilmiyorum ama Uzay ı bu beyaz ve guzel gunde gormem gerekliydi sessiz kampusun icinde O nun la yanlız kalmak istedim. İçimde tuhaf bir rahatsızlık hissetsem de bugun karın herseyi orttugu gibi ben de herseyi ortup canımın istedigini yapacaktım.
Millet cıkmaya basladı hemen hemen hepsini tanıyordum zaten binadan cıkan kafeye gelip bir cay soyluyordu. Kacırmam mumkun değildi cunku binanın tek bir cıkısı vardı. Tam cayımı aldım iyice kalkıp kapıyı goren bir pencereye dogru yururken gozumun yan tarafından dunyanın en guzel bakan adamının goluklerinin ardından bana bakıp, goz etrafındaki samimiyetini anlatan cizgileriyle bana gulumsemesini gordum .
"Ya sen burdamıydım ? Neden seslenmiyorsun?" deyiverdim caktrmamaya calısarak
"Beni ne kadar ozlediğini gozumle gormek istedim ve goruyorum ki bayagı ozlemissin"
Eskiden ozlemler gorunebiliyordu hatta elle bile tutulabiliyordu bence, ozlemin gorunup anlasılması kadar da guzel bise yoktu. Ozlemim azıcık olsa da gozlerim ellerim dizlerim vucut dilim anlatıyordu O nu nasıl ozledigimi ve bunu bilmesinde hicbir sakınca yoktu. Ozlediysem endiseli olurdum, sıkıntılı olurdum, sinirimi etraftan cıkarırdım uzulurdum aglardım gozlerim agrırdı aglamaktan.
Simdi ozlemler gorunmez oldu, içinden yasıyorsun herseyi kopek gibi ozluyorsun ama gulucukler sacıyorsun etrafa. Gozlerine perde inmis O nun resminden, gormuyorsun dunyayı hicbirseyi ama goruyormus gibi yasamaya devam ediyorsun, duyu organlarını kaybetmissin, elektrigi verseler bedenine yakacak yer bulamaz sen coktan yanmıssın ama kullerinden yeniden dogmus gibi bir sacmalıga inanmıssın bir kere ya kandırrsın kendini habire. Araba surerken birden arabnın kullugu duser ve senin aklına O nunla arabadayken kulluk dustugunde nasıl sacma sacma guldugunuzu hatrlarsın aslında o kullugu alıp camdan dısarı fırlatmak istersin ama alır o kahrolasıca kullugu yerine koyarsın bir kere daha dusup bir kere daha bunu hatrlatsın diye. Ozlemlerin gorunmesi lazım insan ozluyorken bas bas bagırması lazım ama okadar cok ozlem birikiyor ki insanın icinde gormezden gormemeyi tercih ediyoruz.
"Coook sorma yolllarını gozluyorum" dedigimde ayaga kalkmıs ve binanın kapısına bakakalmam ayrıca ironikti ama nezaketinden bise demedi.
"Hayırdır ne oldu bise mi oldu yolumu gozluyorsun ?" dedi sırıtarak.
"Ya bugun canım bole degisik bir yere gitmek istiyor ve seninle sohbet etmeyeli de bayagı oluyor hazır yeni yıl da geliyor ve kimse de yok ne dersin " diyerek Uzay a bir sans vermistim aslında aklımca keske hic vermeseydim.
Keske ogun işi cıksaydı da hic biz o sohbeti etmeseydik. Manzaradan sarhos olunabilecek yere gitmeseydik keske gidip hayatı, sevdayı , askı imkanszılıgı konusmasaydık, Uzay bana ben O na asık olmasaydık hayatım ne kadar kolay olurdu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)